Hastalık etmeni havai kökenli bir fungus olup, kışı genellikle yere dökülmüş yapraklarda geçirir. İlkbaharda yağışlarla birlikte hastalık etmeni yere dökülmüş yapraklardan etrafa yayılır ve cevizin ana hastalığı olan antraknoz hastalığını oluşturur.
Hastalık rüzgâr ve sıçrayan su damlacıkları ile yayılır. Yüksek nem hastalığın artmasını teşvik eder.
Hastalığın yapraklardaki belirtisi, kenarı koyu renkli grimsi küçük lekeler şeklindedir. Bu lekeler başlangıçta 2-5 mm çapında olmakla birlikte zamanla genişleyip birleşerek büyük lekelere dönüşebilirler. Uygun iklim koşullarında hastalık, yaprak sapları da dâhil olmak üzere tüm yeşil aksamda zarar oluşturabilmektedir . Ağaç hastalıktan dolayı yaz ortalarında hastalıklı yaprakların kenarları, oluşan nekroz nedeniyle kıvrılır, kurur ve bu yapraklar zamanından önce dökülür. Epidemi yıllarında, sonbahar gelmeden, ağaç tümüyle yapraksız kalmaktadır.
Hastalıklı meyvelerin yeşil kabuğu üzerinde, noktalar halinde veya birleşik nekrotik lekeler bulunur. Bunların üzerinde kirli beyaz miselyum örtüsü görülür. Meyve kabuğundaki küçük lekeler şeklindeki hastalık belirtileri giderek büyümekte ve birleşerek neredeyse tüm kabuk yüzeyini kaplayacak kadar genişleyebilmektedir . Hasta meyvelerin yeşil kabuğu kaldırıldığında, sert kabuk üzerinde koyu lekeler görülür ve böyle meyveler çürür. Şiddetli hastalık koşullarında meyve dökülmesi söz konusu olabilmekte ve nadiren ağaç ölümleri görülebilmektedir.
MÜCADELE YÖNTEMLERİ
-Kültürel Yöntemler
Hastalığın mücadelesinde kültürel önlemlere titizlikle uyulmalıdır. Primer enfeksiyon kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya gömülmelidir. Mümkünse damlama sulama yapılması ve ağaçların yeşil aksamının olabildiğince kuru kalmasını sağlayacak şekilde iyi bir hava sirkülasyonunun olması için dikim aralıklarının doğru seçilmesi önemlidir. Bahçe tesis edileceği zaman, bahçenin toprak yapısı ve bölgenin iklim koşulları göz önünde bulundurularak hastalığa daha tolerant çeşitler tercih edilmelidir.
-Kimyasal Mücadele
Hastalığın her yıl şiddetli olarak seyrettiği yerlerde kimyasal mücadele gerekir. Kimyasal mücadele uygulaması aşağıda belirtilen zamanlarda yapılmalıdır.
-1. İlaçlama: Tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakçıkların kedi kulağı olduğu dönemde,
-2. İlaçlama: Yapraklardaki, yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde,
-3. İlaçlama: Meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde yapılır.
-4. ve diğer ilaçlamalar: Yağışlı geçen yerlerde kullanılan fungisitin etki süresi dikkate alınarak enfeksiyon koşulları devam ettiği sürece tekrarlanır.
Bakteri, yaprak yüzeyindeki stoma gibi doğal açıklıklardan ya da bitki yüzeyinde oluşan yaralardan girerek enfeksiyonu gerçekleştirir. Etmen, kışı enfekteli uyur (dormant) gözlerde, sonbaharda yaprak dökümü sırasında enfekte olan yaprak izlerinde ve odun dokusunda oluşan kanserlerde geçirir. İlk enfeksiyonlar ilkbaharda bakterinin enfekteli dokularda çoğalarak yeni oluşan erkek ve dişi çiçeklere geçmesiyle oluşur. İkincil enfeksiyonlar ise etmenin yağmur damlaları ile yapraklara, sürgünlere ve meyvelere yayılmasıyla gerçekleşir. Genç sürgünler aktif olarak yeşil renkli ve sulu yapıda oldukları dönem boyunca etmen tarafından enfekte edilebilir. Etmen bitki dokusuna girdikten sonraki 10-15 gün içerisinde hastalığın tipik belirtileri oluşur.
-Hastalığın ilk belirtileri erkek ve dişi çiçeklerde görülür. Enfektelenen çiçekler bütünüyle kararır ve kurur.
-Etmen yapraklarda küçük bir nokta boyutundan damarlarla sınırlı 2-3 mm'lik köşeli lekelere kadar değişik boyutlarda görülebilir. Bu lekeler yaprak yüzeyini tamamen kaplayarak yaprakta şekil bozukluklarına ve deformasyonlara neden olmaktadır.
-Genç sürgünler, hastalıktan daha çok etkilenmektedir. Bazen sürgün uçlarının öldüğü görülür. Sürgünü saran bu lezyonlar yüzeysel olabildikleri gibi, öze kadar ulaşarak kanser belirtisi de oluşturabilirler .
-Meyveler ise ilk oluşmaya başladıkları dönemde oldukça duyarlıdır. Meyve yüzeyinde küçük, başlangıçta yağ yeşili, daha sonra siyahlaşan, hafif çökük lekeler görülür .Zamanla bu lekeler yaygınlaşarak çürüklere neden olurlar.
MÜCADELE YÖNTEMLERİ
-Kültürel Yöntemler
-Sertifikalı fidan kullanılmalıdır. Hastalıkla bulaşık alanlardan fidan, çelik, aşı gözü, aşı kalemi, anaç gibi üretim materyali alınmamalıdır.
-Hastalıklı sürgün ve dallar kesilerek imha edilmelidir.
-Erken dönemde dökülen hastalıklı meyveler toplanarak imha edilmelidir.
-Fazla azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır.
-Budama işlemleri hava sirkülâsyonunu sağlayacak şekilde yapılmalıdır.
-Budama alet ve ekipmanları bir ağaçtan diğer ağaca geçerken her seferinde %10’luk sodyum hipoklorit’e (çamaşır suyu) daldırılarak dezenfekte edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
-İlk ilaçlamalara yaprak tomurcuklarının patlama döneminde başlanır ve kullanılan ilacın etki süresi göz önünde bulundurularak enfeksiyon koşulları ortadan kalkıncaya kadar devam edilir. Yetiştiricilik yapılan alanda akar ve yaprak biti ile mücadele yapılması uygundur.
⇒ KÖK BOĞAZI ÇÜRÜKLÜĞÜ (Phytophthora)
-Kök boğazı çürüğü ağacın soluk görünmesine, yaprak dökülmesine ve hatta bitkinin ölümüne sebep olabilen ciddi bir mantari hastalıktır, birden fazla mikroorganizma hastalığa sebep olabilir.
-Ceviz fidanlarında ve diğer bitkilerde görülen Phytophthora spp. mantarvari mikroorganizmalarının sebep olduğu ciddi bir hastalıktır. Bitkinin tabanı ve etrafındaki toprak uzun süre ıslak kalması bakterinin kökü enfekte edip kökün çürümesine neden olabilir. Genelde hastalık ılık ve nemli topraklarda etkili olur.
-Genelde kök boğazı çürüğü hızla ilerler ve ağaçlar ilkbaharın ilk sıcak havasından hemen sonra güçsüzleşir. Yeterli sulama yapılmasına rağmen hastalığa yakalanan ağaçların yaprakları su stresi altında gibi görünür.
-Ağaçlar veya bitkiler genellikle mevsimin ilk sıcak havasında hızla solar. Yapraklar soluk yeşil, sarı veya bazı durumlarda kırmızı veya morumsu olabilir.
-Çoğunlukla, tarlanın drenajının yetersiz olduğu yani suyun tutulduğu alanındaki bitkiler etkilenir.
-Mikroorganizma tipik olarak genç ağaçlara zarar verir çünkü genç ağaçların kök sistemleri gelişmiş ağaçlara kıyasla küçüktür. Semptomlar önce bir dalda veya gövdede gelişir, ardından ağacın geri kalanına yayılır.
-Genellikle köklerdeki kronik enfeksiyonlar ağacın soluk görünmesine ve yaprak dökülmesine neden olur. Ağacın verimi birkaç yıl boyunca düşer ve mücadele edilmezse ağaç kaybedilebilir.
Kök Boğazı Çürüğü Mücadelesi
⇒ KÖK KANSERİ (AGROBACTERIUM TUMEFASIENS)
-Temel olarak kök kanserine sebep olan Agrobacterium tumefaciens adlı bir bakteridir. Tüm dünyada ceviz dışında üzüm, böğürtlen, gül gibi çeşitli bitkilerde görülebilir. Bakteriler toprakta yıllarca kalabilir ve ortam elverişli olduğunda salınabilir. Ağaçlar, budama, bitki zararlıları, bitki hastalıkları, don zedelenmesi ve bitkilere zarar verebilecek diğer faktörlerin bir sonucu olan taze yaralar veya sıyrıklar yoluyla enfekte olur.
-Kök kanseri semptomları, toprak hattında veya hemen üzerinde genelde gövdelerde kimi zaman alt dallarda görülen yuvarlak, siğil benzeri 5 cm ve daha büyük bezeler içerir. Birden fazla kök kanseri bezesi olan fidanlar kökten gövdeye su ve besin maddelerini taşıma sorunu yaşayıp zayıflayabilir, bodurlaşabilir ve verimsiz hale gelebilir. Genç bitkilerde ise kök kanseri bitkinin ölümüne sebep olabilir. Gelişmiş fidanlar hastalıktan zarar görmemiş gibi görünebilir ancak su stresine maruz kaldıklarında onlar da verimsizleşip tedavi edilmezse ölebilir.
-Kök kanseri, enfekte olmuş toprağın taşınması ve enfekte olmuş bitki araçlarını kullanımı ile taşınır. Enfekte olmuş fidanlarda direkt bir tedavi şekli mevcut değildir bu sebeple enfeksiyonun önlenmesi çok önemlidir. Fidan satın alırken enfeksiyonun olmadığı tek tek dikkatlice kontrol edilmelidir. Fidanlıktaki toprağın daha önce benzer bir hastalığa sebep olmadığından emin olunmalı, böyle bir durum varsa dezenfekte edilmelidir.
-Üstteki tedbirleri almak hastalıkla mücadelenin ilk adımıdır ve hasta olmuş bir ceviz ağacının tedavisine göre uygulanması oldukça basittir. Tüm önlemler alınmasına rağmen çevresel faktörlerden rüzgar, su veya toprak yoluyla hastalık bulaşması maalesef mümkündür. Böyle bir durum olduğu anlaşıldığında bitkinin hasta olan bölgesi tesbit edilip bezeler kesici bir aletle temizlenmelidir. Yalnızca o bölgeye yakma işlemi uygulamak da hasta bölgenin zararlı bakteriden arınmasını sağlamaktadır. Hasta bölge ağaçtan ayrıldıktan sonra bakanlık onaylı bakır sülfat içeren fungusit ürünlerinden birisi kök ve kökün bağlı olduğu toprak çevresine uygulanabilir.
-Hasta olmuş ağaç tüm bahçe için oldukça tehlikelidir, bakteri yağmur sularıyla veya rüzgarla etraftaki ağaçlara sıçrayıp onları da hasta edebilir. Yapılabilecek ikinci ve risksiz mücadele ise fidan tamamiyle çıkarılıp yakılması veya bahçe dışı bir yere gömülmesidir. Ardından fidanın çıkartıldığı çukur fungusit ile dezenfekte edilip en az bir sene dikim yapılmadan bekletilmelidir.
⇒ CEVİZ MİLDİYÖSU [Microstroma juglandis (Berenger) Sacc.]
-Hastalık etmeni havai kökenli bir fungus olup, özellikle nemli ve yağışlı geçen ilkbahar aylarında ceviz alanlarında yaygın olarak görülebilmektedir.
-Hastalık yaprakların üst yüzeyinde açık sarıdan parlak sarıya kadar değişen, yaprak damarları arasında sınırlanmış, kısmen köşeli lekeler şeklinde görülür. Yaprak çevrildiğinde, bu lekelerin bulunduğu alanların altında, yaprak alt yüzeyinde tebeşirleşmiş gibi beyaz alanlar (fungal örtü) görülür. Bu lekeleri oluşturan, hastalık etmeninin çoğalma ve yayılma yapılarıdır
-Meyvede hastalığın ilk belirtisi, yeşil kabukta küçük, yuvarlak çökme izleri şeklinde görülür. Meyveler büyüdükçe bu alanlarda 3 cm çapında olacak kadar genişler. Meyve kabuğundaki lekelerin kenarları önceleri yumuşak, çökük izler şeklindeyken, zamanla bu izler koyu kahverengiden siyaha kadar değişen bir renk alır.
-Hastalıklı meyve yüzeyi normal şeklini kaybeder ve düzleşebilir. Hastalıkla bulaşık meyvelerin ağırlıklarında azalmalar söz konusudur. Ülkemizde ceviz yetiştiriciliği yapılan yerlerde hastalık görülmektedir.
MÜCADELESİ
-Kültürel önlemler:
Yeni kurulacak bahçe içerisinde iyi bir hava sirkülasyonu sağlanacak şekilde sıra üzeri ve sıra arası mesafeler verilmelidir. Sıraların hâkim rüzgâr yönünde oluşturulmasına dikkat edilmelidir. Enfeksiyon kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya gömülmelidir.
Kimyasal mücadele:
-Düzenli olarak Ceviz antraknozu hastalığı mücadelesi yapılan ve doğru kültürel önlemlerin uygulandığı bahçelerde genellikle ilaçlı mücadeleye gerek yoktur.
⇒ MEZOFİL ÇÖKMESİ
-Ceviz yapraklarında mezofil çökmeleri sıcak ve düşük nemli geçen erken vegetasyon dönemlerinde rastlanan ve bazı yıllar taze yaprakların %10-15’ini etkileyebilen bir doku bozulmasıdır. Ancak ekonomik bir zarara neden olmamaktadır.
⇒ BOTRİTİS ve PHOMOPSIS VITICOLA
-Cevizde taze sürgünlerin dip kısımlarında küçük siyah lekeler oluşturarak kendini belli eder. Bu lekeler sonraları birleşerek gayri muntazam siyahımsı yarık ve çatlaklar meydana getirir. Hastalıklı dalların üzerinde kışın küçük siyah noktacıklar halinde piknitler görülür.
-Hastalık etmeni bir fungustur. Kışı hastalıklı dalların dokularında miselyum halinde geçirir. Hastalıklı dallar zayıf kalır, kış donlarına ve diğer hastalıklara karşı dayanıksız hale gelir.
MÜCADELESİ
-Kültürel önlemler:
Kış budaması ile hastalıklı dallar ayıklanıp, bahçeden uzaklaştırılır.
Kimyasal mücadele:
-Bitkilerin yapraksız olduğu dönem Kış budamasından sonra gözler uyanmadan 20-25 gün önce % 1,5-2 lik borda bulamacı ile bahçe ilaçlanmalıdır.
⇒ FİTOPLAZMA
-Ülkemizde yeni tespit edildiği için herhangi bir mücadelesi bulunmamaktadır.
-ÖNERİ: Ağacı dengeli ve düzenli besleyerej güçlü tutmak gerekir.
-NOT: Ağaç üzerinde kullanılan aletler dezenfekte edilmeden tekrar kullanılmamalıdır.